İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
-Gönderilmek Üzere-
NİĞDE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’ NA
MÜŞTEKİ VE SUÇU
İHBAR EDEN : Niğde Barosu Başkanlığı, Niğde Adliye sarayı-NİĞDE
ŞÜPHELİLER :
1. Candeğer YILMAZ, Ege Üniversitesi Rektörü,
2. Ersin DOĞER, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve diğer ilgililer
SUÇ : Olası kastla ve ihmali davranışlarla bir kişinin öldürmeye sebep olmak, suçu ihbar etmemek, görev ve sorumluluklarını yerine getirmemek
AÇIKLAMALAR :
Kamuoyunun çok yakından takip ettiği üzere 21.02.2015 tarihinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Fakültenin tarih bölümü öğrencisi Fırat ÇAKIROĞLU, kendilerini PKK ve diğer yasadışı örgüt sempatizanı ya da üyesi olarak ifade ettikleri iddia edilen kişi ya da kişiler tarafından öldürülmüştür. Bu durum tarafımızca da basın ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla öğrenilmiştir.
Candeğer YILMAZ Ege Üniversitesi Rektörü, Ersin DOĞER ise Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanıdır.
Adı geçen Üniversitede bir kısım öğrencilerin yasadışı örgüt propagandası yapmak ve öğrenciler üzerinde baskı kurmaya çalıştığı, eğitim hürriyetinin engellendiği kamuoyuna bilgi olarak yansımıştır.
Hatta geçen yıl bir öğrenci tarafından “ Eğitim hürriyetini engellediği” iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğu, vefat eden Fırat ÇAKIROĞLU’ nun fakültedeki yasadışı faaliyetler ve eğitim hürriyetinin kısıtlandığı ile ilgili Ege Üniversitesi Rektörlüğüne dilekçe verdiği bilgisine ulaşılmıştır.( Bu husus Üniversiteden sorularak öğrenilebilir )
Türkiye 1980 öncesinde de bu ve benzer görüntülere sahne olmuş ve ne yazık ki öğrenci olayları sırasında bu ülkenin pek çok değeri yaşamını yitirmiş, pek çok kişi öğrenimine devam edememiş ve mağdur edilmiştir. Bu olaylar nedeniyle ülkede kamu düzeni bozulmuş insanlar neredeyse evlerinden dışarı çıkamaz hale gelmişlerdir. Yaşanan olaylar sebebiyle ülkede ciddi siyasal krizler oluşmuş ekonomi dibe çökmüştür. Üniversiteler elbette özgür düşüncelerin paylaşılabildiği, tartışılabildiği yerler olmalıdır. Ancak bunun barışçıl ve hukuka uygun olarak yapılması tartışmasızdır. Bugün Üniversitelere devlet bütçesinden çok ciddi ödenekler aktarılmaktadır. Amaç hukuka saygılı örnek bireyler yetiştirmek Türkiye’ nin yetişmiş insan ihtiyacının karşılamak ve bilim adamları yetiştirilerek bilimsel faaliyetlerle ülkenin gelişimine katkı sağlamaktır.
Ege Üniversitesinde yasadışı faaliyetlere sessiz kalındığı öğrenimin güven içinde yapılamadığı kamuoyuna yansımıştır. Sadece basın yayın kuruluşlarınca servis edilen görüntüler de dahi fakülte içlerinde öğrencilerin derslere girişinin engellendiği, duvarlara yasadışı örgütlerin propagandalarının yapıldığı örgüt üye ya da sempatizanlarınca işgal edilen koridorların bulunduğu görülmüştür.
Son olaydan önce ilgili makamlar uyarıldığı yasadışı faaliyetlerin arttığı Üniversitede ciddi güvenlik zafiyetinin oluştuğu, bununla ilgili Ege Üniversitesi Yöneticilerinin uyarıldığı, MHP İzmir milletvekili OKTAY VURAL tarafından TBBM GENEL KURULUNDA milletvekilleri ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. (Milletvekili Oktay VURAL’ ın bilgisine başvurulmasını talep ediyoruz) Ancak buna rağmen önlem alınmadığı da milletvekili Oktay Vural tarafından ifade edilmiştir.
2547 Sayılı Yasanın 4. Maddesi Yükseköğretimin amaçlarını sıralamıştır.
Yasanın 5. Maddesinde ise amaç doğrultusunda belirlenen ilkeler belirtilmiştir.
Yaşanan olay incelendiğinde istenen amaç ve ilkelere uyulmadığı görülmektedir.
“2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 13. Maddesinde ise Rektörün görevleri sayılmış;
“Üniversitenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde kullanılmasında ve geliştirilmesinde, öğrencilere gerekli sosyal hizmetlerin sağlanmasında, gerektiği zaman güvenlik önlemlerinin alınmasında, eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve yayım faaliyetlerinin devlet kalkınma plan, ilke ve hedefleri doğrultusunda planlanıp yürütülmesinde, bilimsel ve idari gözetim ve denetimin yapılmasında ve bu görevlerin alt birimlere aktarılmasında, takip ve kontrol edilmesinde ve sonuçlarının alınmasında birinci derecede yetkili ve sorumludur.” denilmiştir.
Aynı görev Fakülte Dekanlarına da verilmiş ve fakültelerle ilgili olarak da Dekanın 1. Derecede yetki ve sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
Hal böyleyken şüpheliler kendilerine yasa ile verilen görev ve sorumlulukları yerine getirmediği, eğitim öğretimin yasada belirtilen amaçlara ve ilkelere uygun bir biçimde yapılmasını sağlayacak tedbirleri almadıkları iddiaları yoğun bir biçimde dile getirilmiştir. Üniversite içerisine delici ve kesici aletler rahatlıkla girebilmiştir. Üniversite ve Fakülte içerisinde yasadışı örgütlerin eğitim öğretimi engelledikleri, sınavların dahi güvenli bir ortamda yapılamaz hale getirildiği bir ortam oluşmuştur.
Böyle bir ortamda Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU’ nun öldürülmesi öngörülebilir bir durumdur.
Dolayısıyla Fırat ÇAKIROĞLU’ nun ölümünden ASLİ FAİLLERLE BİRLİKTE başta Ege Üniversitesi Rektörü ve Edebiyat Fakültesi Dekanı olmak üzere ilgili diğer şüpheliler 1. Derecede kusurlu ve sorumludur.
Türk Ceza Kanunun 21. maddesinin 2. Fıkrasında “ suçun gerçekleşebileceğinin ÖNGÖRÜLMÜŞ olmasına rağmen fiil yine de işlenmişse bu durumda OLASI KASTIN var olduğu belirtilmiştir.
Türk Ceza Kanunun 83. Maddesi öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi halini düzenlemektedir.
Madde 83- (1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,
Gerekir.
Türk Ceza Kanunun 83. Maddesinin 2. Fıkrasının a bendinde “ Belli icrai davranışlarda bulunmak hususunda kanunu düzenlemelerden kaynaklanan bir yükümlülüğün bulunması ancak buna rağmen icrai davranışta bulunmayarak, ihmal ile ölüme neden olma durumunda kişinin cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Üniversite yönetimi kendilerine ısrarla güvenlik tedbiri alınması talep edildiği halde gerekli güvenlik tedbirlerini almayarak, Üniversitede çeşitli yasadışı örgütlerin faaliyetlerini engellemeyerek, bu durumu yetkili makamlara iletmeyerek kanaatimizce ihmali bir davranışla Fırat ÇAKIROĞLU’ nun ölümüne neden olmuşlardır.
Bir Üniversitede her türlü yasadışı propaganda yapılmasına, öğrencilerin huzurunun bozulmasına yönelik eylem gerçekleşmesine rağmen bu durumu adli makamlara bildirmemek de suçtur.
Ege Üniversitesinde yaşanan cinayet olayı çok önceden kendisini haber vermiştir.
Yasadışı örgütlerin üniversitede bu denli yoğun faaliyet içerisinde bulunmasının olumsuz sonuçlarının olacağı “herkesin ÖNGÖREBİLECEĞİ bir durumdur”
Üniversiteleri yönetenlerin görevlerini gereği gibi yapmamalarından ötürü hangi düşünceye sahip oldukları hiç önemli olmayan üniversite öğrencileri mağdur edilmekte ancak bunun ötesinde kamu düzeni ciddi bir tehlike altına girmektedir. Görüşünü barışçıl olarak açıklamak isteyen ve çatışma ortamına girmek istemeyen öğrenciler Üniversitede oluşan rahat ortam sayesinde çatışma yaratmaya çalışan gurupların baskısına maruz kalabilmekte ve istemeden de olsa bu gurup içerisinde yer almaya zorlanabilmektedir. Halbuki bu tür yasadışı ortamlara müsaade edilmese olaylara karışma potansiyeli olan pek çok öğrenci üniversite eğitimini rahat ve verimli bir biçimde gerçekleştirecek fikrini de savunabilecektir. Bu durum provakosyan peşindeki odakları da yalnızlaştıracaktır.
Bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi yakından ilgilendiren bir durumdur. Bu tür olayların mağduru tüm vatandaşlardır. Hukuk düzenini sarsacak vatandaşın can ve mal emniyetini tehlikeye düşürecek hadiseler yöneticiler tarafından en başından tespit edilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır.
Nitekim Ege Üniversitesinde yaşanan olaylar pek çok üniversite de gerginliğe yol açmıştır. Ege Üniversitesinde gerçekleşen ve bir gencin ölümüyle sonuçlanan, ileride doğurması muhtemel sonuçları itibarıyla toplumu yakından ilgilendiren üzücü olayla ilgili Üniversite yetkilileri hakkında da ceza soruşturması başlatılmalı ve Türk Ceza kanunun ilgili hükümleri tartışılmalıdır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve Cumhuriyet Başsavcılığının re’ sen gözeteceği diğer sebeplerle şüphelilerin ve diğer sorumlu olabilecek kişiler hakkında soruşturma başlatılarak haklarında kamu davası açılmasını saygıyla arz ve talep ederiz.
Av. Hüseyin DEMİRBİLEK
Niğde Barosu Yönetim Kurulu adına
Baro Başkanı