SAVUNMA HAKKI KISITLANAMAZ
Tarih: 21.07.2014 | Okunma Sayısı: 2578

 MESLEKTAŞIMIZIN SAVUNMA HAKKINA SAVCI MÜDAHALESİ KABUL EDİLEMEZ.

   İnsanların kendi çıkarlarına göre adalet anlayışı olması çok normaldir. Zaten yargının varlık sebebi bireylerin kimliğine, sosyal statüsüne, zenginliğine, fakirliğine bakılmaksızın her türlü otoriteden bağımsız, evrensel hukuk kuralları içinde maddi gerçeğe ulaşmaktır.  Yargı sırf bu yüzden bağımsız olsun istenir, bunun için mücadele verilmektedir.

 

Bu yüzdendir ki savunma hakkı kutsal sayılmıştır.

 

Savunmaya müdahale adil yargılanma hakkına müdahale sayılmıştır.

 

   Geçtiğimiz günlerde Niğde Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda meslekte yıllarını geçirmiş bir meslektaşımıza savunmasını yaptığı sırada kürsüden iddia makamını temsil eden savcı tarafından müdahale edilerek kendisine  " UZATMA" denilmiştir.

 

   Meslektaşımız savunmasını yaparken duruşma salonundaki kalabalık bir dinleyici kitlesinin önünde, yargıçların önünde, müthiş bir özgüvenle, iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcısı tarafından meslektaşımıza UZATMA deniliyor.

 

   Üstelik meslektaşımız savunmasına başlarken Niğde Ağır Ceza Mahkemesinin çok değerli başkanının " Bizim Mahkemede süre yok, süre ile ilgili bir sıkıntınız yok, dilediğiniz kadar savunma yapabilirsiniz" demesine rağmen.

 

   Sayın savcımız 5-6 dakikadan uzun olmayan bir savunmaya tahammül edemiyor.

 

   Ceza yargılaması,  önceden senaryosu yazılıp sergilenen bir tiyatro oyunu değildir.

   

   Bilakis yargının kurucu unsurları olan "sav -savunma- karar” üçlüsüyle adaletin sağlanmasına çalışılan çok ciddi bir iştir.

 

   Dava dosyası da yazılı kağıtlardan ibaret değildir.

 

   Dosyanın içinde insanın eti, kemiği vardır.

 

   Konusu insan olan bir dava ile ilgili olarak, “bizim burada ne çektiğimizi biliyor musunuz" şeklindeki bir gerekçeyi asla kabul edemeyiz.

 

   Yargılama sürerken avukat olsun, savcı olsun yargıç olsun sıradan bir iş yapmadığının bilincinde olmalıdır. Eğer yargılamanın içindeyseniz ve bu bilinç yoksa ortada “ GÖREV SAVMA” ve yargılama adına  " KOCA BİR HİÇ" vardır.

 

   Ceza yargılamasında gerektiğinde olaylar, söylenmedik tek söz kalmayana kadar aylarca tartışılacaktır. Bundan gocunulamaz.

 

   Bir sanık kendi yargılamasında konuşamıyorsa hukuki yardımına başvurduğu avukatı savunma yapamıyorsa, savunmasına müdahale ediliyorsa, o davada yargılanan yargının bizzat kendisidir. Sanık konuşmayacaksa avukat konuşmayacaksa kim konuşacaktır? O halde yargılamaya ne gerek vardır?

 

   Ne münasebet savunmayı yok saymak, müdahale etmek.

 

   Yargılamada her sözün değeri vardır. Yargılama dikkatle izlenmelidir.

 

   İddia makamı da savunmayı sonuna kadar dinlemek notlarını almak durumundadır. Yargıç önyargılı olamayacağı gibi bir cumhuriyet savcısı da önyargılı olamaz.

   

   Ceza yargılamasında iddia makamının müdahale yetkisi ve hakkının olmadığını söylemeye gerek bile duymuyoruz. Zira çok vahim bulduğumuz daha çok savunmaya hukukçu birinin tahammülsüzlüğüdür.

 

   Kürsüden nasıl görünüyor bilemiyoruz ama biz avukatlar yargılamada kutsal bir görev yerine getiriyoruz. Kürsünün altında olmamız yaptığımız işin kutsallığından ve mesleğin itibarından hiçbir şey götürmez. İddia makamının kürsünün altına inmesi de iddia makamının itibarından ve yapılan işin kutsallığından hiçbir şey götürmeyecektir.

 

   Adil yargılama ve silahların eşitliği açısından iddia makamı savunma makamının karşısında, yerini almalıdır. Daha adil bir yargılama için kürsü bir an önce yargıçlara bırakılmalıdır.

 

   Meslekte yıllarını geçinmiş ve nerede oturacağını, nerede konuşacağını savunmasını nerede bitireceğini gayet iyi bilen,  meslektaşımızın savunma hakkına ve dolayısıyla savunma kutsiyetine yönelen müdahaleyi kesinlikle kabul etmiyor, kınıyor, yargı adına üzüntü ve kaygımızı dile getiriyoruz.
26.11.2024
AV. EMİN ALPER ÖZTÜRK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.