Antalya’da 5 gündür haber alınamayan gazetecilik bölümü öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu işkence edilerek katledilmiş olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız.
Her geçen yıl kadın cinayetleri artarak devam etmektedir. Kocasından ayrılmak istediği için İpek Hatay’da; Serpil İzmir’de; Fatma İskenderun’da öldürüldü. Pek çoğu ise görmüş olduğu şiddet karşısında halen yaşam mücadelesi vermektedir.
Bu haberler gazetelerin üçüncü sayfa haberleri oldu ve maalesef milletçe bu haberleri
kanıksamaya başladık.
Şiddeti uygulayanların cezalandırılması için ve şiddetin önlenebilmesi için asgari düzeyde, şeklen ağır yasalar yapıldı. Kafası gözü kocası tarafından dağılırken, can havliyle söz söyleyen bir kadının çığlığı, haksız tahrik sayıldı. Karısını, kızını, ablasını ya da sırf kendi bedenî zevklerine karşı koyduğu için hiç tanımadığı bir kadını öldüren erkek lehine sırf duruşmalarda sessiz durdu diye iyi hal indirimi uygulandı. Cinsel saldırı suçlarında caydırıcılık yönünün ağır basması için cezaların daha da arttırılması, tahrik indiriminin kaldırılması, bu suçu işleyenlerin özel infaz rejimine tabi tutulması, gerekmektedir. Kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin, tecavüzün, kadının emeğinin ve bedeninin sömürülmesinin temelinde; kadını ötekileştiren, kadını yok sayan, ayrımcılığı ön plana çıkartan, kadını bir meta-bir obje olarak gören ataerkil-erkek egemen toplum anlayışının yansımaları yatmaktadır. Ülkemizde yaşanan bu yüz karası olayı nefretle kınıyoruz.
11 Mayıs 2011 yılında Devletimizce imzalanan İstanbul Sözleşmesinin Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilmesi hukuka ve Anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmemiz mümkün değildir. Kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesinin yürürlükte kalması ve uygulanması için tüm gücümüzle mücadelemizi sürdüreceğimizi ve halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesinin tüm hükümlülüklerinin uygulanması için çalışmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz.
Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadına yönelik aile içi şiddet ve şiddet olaylarını önlemek, bunları kovuşturmak ve ortadan kaldırmak için gerekli adımlar, başta hükümet olmak üzere tüm kesimlerce atılmalıdır. Özellikle yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine yeterli bütçenin ve zamanın ayrılması, kadına yönelik şiddete yataklık edenlerin de cezalandırılması, ilk ve orta öğretimde kadın erkek eşitliği ve kadına yönelik cinsel ayrımcılığın ortadan kaldırılması için eğitime yönelik derslerin konulması, şiddet mağdurunun korunması ve psikolojik desteğin sağlanmasıyla birlikte, şiddet mağduru kadının ikâmetgahının değiştirilmesi ve geçimini sağlayabilmesi için gerekli maddi desteğin devlet tarafından karşılanması
gerekmektedir. Niğde Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak, Haytaoğlu ailesine sürecin takipçisi olacağımızı ve failin cezalandırılması için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı söylemek isteriz.
Azra Gülendam Haytaoğlu`nun hayatını kaybetmesinden dolayı başta ailesi ve sevenleri olmak üzere tüm ülkemize baş sağlığı diliyor, herkesi toplumsal duyarlılığa ve uyanışa davet ediyor, kadın cinayetlerini nefretle kınıyor bu vahim olayın failinin en ağır cezayı alması gerektiğini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
Niğde Barosu Kadın Hakları Komisyonu